Agape danışmanlık merkezi
AnasayfaSite içi arama

Psikolojik Danışmanlık

Aile Danışmanlığı

Aileye Yeni Katılan Üye; Kardeş



İkinci çocuğa karar vermek ilk çocuğa karar vermekten daha farklıdır. Çocuk sahibi olmanın ne demek olduğu, ne tür sorumlulukları,zorlukları ve keyifleri olduğu deneyimlenmiştir. Anne babayı büyük bir sürpriz beklememektedir.

İlk çocuk sadece karı-kocanın aldığı bir kararla dünyaya gelmişken ikinci çocuk kararında ilk çocuğun önemli bir söz hakkı varmış gibi yaşayan ailelerde işler karışır. Çocuklarına ikinci çocuk kararlarını onaylatmayı hedefleyen sorular soran anne babalarla çok sık karşılaşıyoruz. “Kardeşin olsun istersin değil mi?” ya da “Bak seninde bir kardeşin olsa nasıl güzel olurdu değil mi?” gibi sorularla çocuklarını ikna etmeye, hatta onaylarını almaya çalışıyorlar.

Oysa karı-koca ilişkisi içinde çocukları ilgilendirmeyen konular ve almalarına izin verilmemesi gereken kararlar vardır. İkinci çocuk kararı da çocukların alabileceği bir karar değildir. Ancak çocuklar alınan bu kararla ilgili bilgilendirilmelidir.

İkinci çocuk kararı almış olan anne babalar çocuklarından da “kardeş istiyorum” cümleleri duyduklarında her şeyin yolunda gideceğini düşünürler. Yani kardeşini hiç kıskanmayacak ve gelişini büyük bir mutlulukla karşılayacaktır. Ancak işler çoğu zaman böyle olmaz. Çünkü genellikle çocuğun istediği kardeş, birlikte oyun oynayabileceği ve birlikte bir şeyler paylaşabileceği biridir. Bebeklikten çocukluğa geçişin ne kadar emek ve süre istediğini tahmin edemiyordur. Oysa gelen kardeş henüz bir bebektir ve onunla hemen oyun oynamaya başlaması mümkün değildir.Aynı zamanda gelen bebeğin fiziksel bakımı ve ihtiyaçları nedeniyle annenin böylesine yoğun zamanını alacağını ve kendisini ikinci planda kalmış hissedeceğine yönelik bir öngörüsü yoktur. O kendisine belki de sadece bir oyun arkadaşı aramaktadır.

Etrafındakilere kardeş istediğini sıklıkla tekrarlayan ancak kardeşi dünyaya geldikten sonra yoğun kıskançlık duyguları içinde kalan ve hatta gelen bebeğin yeniden iade edilmesini isteyen çocuklarla karşılaşıyoruz. Annesinin kucağı o zamana kadar kendisine ait iken artık tahtını kaybetmiştir. Taht artık kardeşine verilmiştir. Tüm bu hissedişler ve deneyimler çocuğun kardeşine yönelik kıskançlık duyguları hissetmesine yol açar. Buradaki zorluk çocuğun kıskançlık yaşamasından çok, anne babanın kıskançlık duygusuna tahammül edememesinde, kıskançlığı olmaması gereken ve hemen ortadan kalkması gereken olumsuz bir duygu olarak tanımlamasında yatar.

Kıskançlık dinamik ve doğal bir duygudur. Çocuğun ileriye doğru yol almasını sağlar. Çocuk yerini kaybetmiştir ve yeni bir rakip gelmiştir. Bu durum kendisine farklı bir mücadele alanı açmıştır. Kıskançlığın ortaya çıkışı da çok doğaldır.

Aslında her çocukta görülen kıskançlığın yıkıcı, çocuğun yaşamına ket vurucu bir hale dönüşmesi, özellikle anne babanın kıskançlık duygusunu kabul edememesi ve bu duyguya katlanamamasından kaynaklanır. Kıskançlık duygularının kabul edilememesi ve bunun çocuğun kardeşini sevmiyor oluşu olarak değerlendirilmesi anne babaları endişelendirir. Her doğumda anne baba ve bebek arasında hızlı bir bağ kurulur. Bir çocuğun kardeşini tanıması, kardeş ile yaşamaya alışması ve duygusal bir bağın oluşması yetişkinlere göre zaman alır. Bu nedenle, çocukları kardeşlerine yönelik kıskançlık duyguları nedeniyle suçlamadan, birbirleriyle ilişkiye geçmeleri için süre tanınması gerekir.

“Kardeş istiyorum.” ya da “Kardeş istemiyorum.” İfadelerini kullanabilirler. Ancak çocukların, gelişimleri ve deneyimleri kardeş sahibi olmanın ne anlama geldiği, neler yaşayıp neler hissedebileceklerini önden kestirmeleri için yeterli değildir. Dolayısıyla, kardeş istediğini sıklıkla dile getiren çocuğun gelen bebek karşısındaki tepkileri, kardeş istemediğini belirten çocuğun tepkilerinden olumsuz da olabilir.

“Tek çocuk problemli çocuktur.” şeklinde bir çıkarımda bulunmak mümkün değildir. Çocukların problemli olup olmaması anne baba tutumlarıyla ilgilidir. Önemli olan çocuk sayısı değil, anne babanın çocuk yetiştirirken kurduğu ilişki ve anne babalık tutumlarıdır.

Bu nedenle ikinci çocuk kararı sadece ilk çocuğun yalnız kalmasını önlemek amacıyla alınmamalıdır. Böyle verilen kararlar hem ilk çocuk hem de gelen ikinci çocuk için gereksiz yüklemelere neden olur. Yani, “Seni aslında ablan istedi. Yoksa biz ikinci çocuğu düşünmüyorduk.” ya da  “kardeşini sırf senin için doğurduk.” gibi cümleler çocuklar için tahmin edilenden daha yüklü ve zedeleyici olabilir. Anne baba gerçekten ikinci bir çocuğa sahip olmayı ve ikinci bir çocuğu büyütmeyi istemelidir.

İkinci çocuğa sahip olma kararı ancak anne babaların yeni bebeğin duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını hem maddi hem de manevi olarak karşılayabileceklerinden emin olduklarında alınmalıdır.
 

  • Kardeş sahibi olup olmama kararı çocuklara aitmiş duygusu yaşatmayın. Onayını almaya çalışmayın.
     
  • İkinci çocuk sahibi olmak isteyip istemediğinizi kendinize sorun. Fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını maddi ve manevi olarak karşılayıp karşılayamayacağınızı gözden geçirin.
     
  • Her çocuk farklı boyutlarda da olsa kardeşini kıskanır ve bu doğaldır.
     
  • Kardeşini kıskanmasını engellemeye çalışmak ya da bu duygusu nedeniyle ilk çocukta suçluluk uyandırmak kıskançlık duygusunun artmasına neden olabilir.
     
  • Birbirleriyle ilişki kurmaları için zaman verin.
     
  • Kendinizi çocuklarınıza adil olarak paylaştırmaya çalışmayın. Çünkü her çocuğun ihtiyaçları ve beklentileri farklıdır. Önemli olan bunları fark etmek ve sağlamaktır.
     
  • Birden fazla çocuk sahibi olduğunuzda anne babalığınızı paylaşmış olmazsınız. Kalabalık ailelerde de aslında her çocuğun yalnız kendisine ait bir tane anne babası vardır. 
     

Meltem CANVER KOZANOĞLU - Uzman Psikolojik Danışman

AGAPE Danışmanlık Merkezi

 

*Bu makale Çocuğum ve Ben Dergisi Kasım 2006 sayısında yer almıştır.

Geri Dön
İçeriği Paylaş

Makaleler

Agape danışmanlık merkezi
mavera interaktif