Agape danışmanlık merkezi
AnasayfaSite içi arama

Psikolojik Danışmanlık

Çocuk Danışmanlığı

Benmerkezcilikten Dostluğa Geçiş; 3-6 Yaşlarda Arkadaşlık

 

Toplumsal ve kültürel olarak da, yuvaya başlama yaşına gelmiş 3 yaşındaki bir çocuk, hem konuşmayı yeni yeni öğrenmekte hem de aile ortamından okulun ilk biçimine geçiş gibi önemli bir şey yaşamaktadır.

Artık; dil  grubuna katılacağı, görünürde  de olsa  konuşma becerisi kazanmış akranlarından oluşan bir topluluğun parçası olacak yaştadır. Tam da kaderinde belirleyici olacak geçişi ilk kez  -ama son kez değil- gerçekleştireceği çağdadır.

Bir yanıyla kendine olan güveni ve bireyselleşme süreci uygun şekilde desteklenmiş yada desteklenmemiş çocuğun imtihan vaktidir: akran içine çıkmak.

Sembolik düzene dahil olmakla yani konuşmaya, sözlü olarak ifade etmeye başlamakla birlikte bedenin jest dili ve duygusal devingenliği yavaş yavaş yerini yitirir. Dilin devreye girmesiyle oyunlar çok daha amaca yönelik ve yapıcı bir hal alır. Fantezi oyunları, rol yapmalar ve aldatmacalar başlar.

Çocuk oyunları hayatın çekirdeğini oluşturur. Kurulan oyunların içinde taklit eder, cesaret eder, dener, büyür ve gelişir çocuklar. Çocuk dendiğinde oyun kelimesi hemen yanına çağrılıverir zihnimizde, oyunları düşündüğümüzde ise arkadaşlar, dostlar ekleniverir.

Oyun kurmak, bir oyunun içinde yer almak, seçilmek, seçilmemek, seçen, karar veren kişi olmak….

Tüm bu kavramlar ile sosyalleşmenin büyük bir hızla dolu dizgin gelişimine devam ettiği 3 yaşlardan itibaren tanışır çocuklar.

Kendine yönelmiş benmerkezci bir çocuğun; akran grubu ile ilişki içine geçmesi, onları fark etmesi hatta beklenti içine girmesi yani benmerkezcilikten dostluğa geçişi dört aşamada gerçekleşir.

  1. Aşama: Kendisine ait olan dünyada, diğer çocukların hiçbir önemi yoktur. İlgi kendisine yönelmiştir. Kendi dışındaki çocukların farkına varılması bir rakip ile karşılaşma gibidir. Onların varlığının anne babalarıyla olan ilişkide bozucu bir etki oluşturacağı düşüncesi hakimdir.
     
  2. Aşama: Diğer çocuklar ilgi alanı içine girmeye, fark edilmeye başlanır. Ancak karşı tarafın istek ya da talepleri çok da dikkate alınmaz. Onlar bir tür oyuncak, cansız, istenildiğinde tutulup istenildiğinde atılacak nesneler olarak algılanır.
     
  3. Aşama: Yaşıtlar “oyun arkadaşı” olarak değerlendirilmeye başlanır. Birlikte bir şeyler yapmak, bozmak ve planlamak keyif verir. Ancak ilişki, birlikte oynanan oyun ile sınırlı kalır.
     
  4. Aşama: Sadece oyun ile sınırlı arkadaşlık yavaş yavaş yerini diğer çocukların birey olarak kabul edildiği, sevgi ve nefret gibi duyguların yöneltildiği, kendini kıyasladığı ya da benzemeye çalıştığı, hayran olduğu, istek ve taleplerinin dikkate alındığı bir arkadaşlık şeklini alır. Bu aşamada çocuk insan topluluğunun bir üyesi olmaya artık hazırdır.


Hemen hemen 3 yaşına kadar bebeklik dönemi içinde kabul edilen ve bebeklik döneminin koruyuculuğu gösterilen çocuk, o yaştan itibaren artık ailenin ve çevrenin kendinden beklentileri, davranışları ile ilgili olarak da beğeni ve yergileriyle yoğun olarak karşı karşıyadır.

Tezer Özlü’nün “Çocukluğun Soğuk Geceleri” kitabında “yaşam, şimdi kavranılması ve anlaşılması gereken; oysa yaşanması, gerçeğine inilmesi ilerideki yıllara atılan yabancı bir öğe gibi önümüze getirilmiştir.” ifadelerinde olduğu gibi, hayatın, dış dünyanın ve ilişkilerin bireyden bekledikleri aile tarafından çocuğa aktarılmaya başlanır.

Tüm bu beklentiler, aktarımlar, talepler bir yandan devam ederken çocuğun dünyasında neler olup bitmektedir?

Fallik dönem olarak bilinen 3-6 yaşlar arası cinsiyeti ve cinselliği keşif macerasının her yaşa göre farklılaşarak yaşandığı, simgesel düzene geçişin gerçekleştiği, aslında birey olmanın başarıldığı önemli bir gelişim dönemidir.

Çocukların cinsel davranışlarının ayrılmaz bir parçası, daha doğrusu bu davranışı meydana getiren parçalardan biri de cinsellikle ilgili meraktır. Belki de çocukların cinselliğinin meraklarından ibaret olduğu bile söylenebilir.

Üç yaştan itibaren çocuk cinselliğin keşfine çıkar ve cinsellikle oynamaya başlar. Bu yaşta hedef kendine özgü bir benlik ve cinsiyet duygusu geliştirmeye başlamaktır. Oynarken ya da bir etkinliği gerçekleştirirken başkası tarafından dinlenip dinlenmediğini bilme ihtiyacı içinde olmadan konuşabilirler.

Başlangıçta sadece derdini anlatmak için kullanılan kelimeler yavaş yavaş takdir ve hayranlık kazanmak ya da güldürmek için kullanılmaya başlanır. Çocuklar giderek başkalarıyla doyurucu ilişkiler kurmanın önemini kavrarlar.

Dört yaşında; arkadaşlarla oynanırken karşı tarafın istek ve taleplerinin farkına varılmaya başlanır. Akranlarıyla oynamada daha uyumlu hale gelir. Zaman zaman tartışmalar, çatışmalar yaşansa da uzlaşma, yardımlaşma ve paylaşma gibi değerler repertuarlarında yer almaya başlar. Cinsiyet ve cinsellikle ilgili keşif halen devam etmektedir.
 

Özellikle beş yaş çocukların oldukça uyumlu ve dengeli geçirdikleri kendi arkadaşlarını seçtikleri ve işbirliği içine girdikleri bir yaş dönemidir. Bu yaş diliminde sosyal ilişkiler oturur, yerleşir ve sosyal alanda yeni alışkanlıklar kazanılır.

Altıncı yaş içinde ise çocukların ilgi alanlarında genişleme, duygusal alanda bir kaynamanın ortaya çıktığı görülür. Beş yaşta görülen o uyum ve dengenin yerini kararsız ve dengesiz davranışlar alır. Altı yaş değişimin başladığı bir yaştır. Hatta bu değişim  anne baba ve yakın çevrede şaşkınlık uyandırır.

3-6 yaşlar içinde kendi cinsiyetini keşfetmek aynı zamanda karşı cinsi de keşfetmeyi beraberinde getirir. Kendisinde olan ile kendisinde olmayan arasındaki farkları keşif, çocuk için heyecan vericidir ancak bir yanıyla da kaygı uyandırır. Arkadaşlar işte bu aşamada birlikte yapılan tuvalet ziyaretleri, merak dolu bakışlar, fısıldaşmalar, kıkırdaşmalar ile devrededir.

Aile içinde yaşananlar arkadaşlarla çok da sansüre girmeden paylaşılır. Kendi kişisel görüş ve deneyimleri o ortamın içinde ifade bulur. Ailenin prototipi kurulur günün herhangi bir saatinde. Biri anne olur –evdeki annesini oynar-, biri baba olur –evdeki babasını oynar-, ablalar, ağabeyler rolleriyle konuk olurlar oyunların içine. Kendi cinsiyetinin ve toplumun o cinsiyetten beklentileri bir bir sahneye gelir.

Cinsiyeti yaşamak, cinsiyetin temsili renklerine sıkı sıkıya bağlı olmaktan da geçer. Kızların giysilerinde pembenin yer alması için harcadıkları çabaları, anneleri gibi olmak için takılan abartılı takıları, topuklu ayakkabıları ile kendilerini hem diğer kızların hem de erkeklerin beğenisine sunarlar. Erkekler içinde durum farklı değildir. Aynanın karşısında saçlarına şekil vermek için geçirdikleri zamanlar, babaları gibi tıraş olma denemeleri, kendi fiziksel güçlerini kanıtlama çabaları için oynadıkları oyunların içinde de bir rekabet bir beğenilme arzusu yer alır.

Arkadaşlar bu anlamda kendisinin dış dünyada nasıl algılandığı, hangi yönleriyle beğenildiği ya da beğenilmediği ile ilgili önemli bir bilgi kaynağıdır. İlk deneyimlerin, ilk kırılmaların, ilk kıskançlıkların, beğenilerin yaşandığı 3-6 yaşlarda başlayan arkadaşlıklar hayatımızın içindeki yerini her zaman korur.

“Arkadaşlar çok önemlidir, onlar sizi anlarlar, sizinle birlikte eğlenceli şeyler yaparlar ve size üzülmemenizi söylerler.”  


Meltem CANVER KOZANOĞLU - Uzman Psikolojik Danışman
AGAPE Danışmanlık Merkezi

 

*Bu makale Çocuğum ve Ben Dergisi Ekim 2005 sayı 29 da yayınlanmıştır

Geri Dön
İçeriği Paylaş

Makaleler

Agape danışmanlık merkezi
mavera interaktif