Agape danışmanlık merkezi
AnasayfaSite içi arama

Psikolojik Danışmanlık

Çocuk Danışmanlığı

Empati Sosyal Gelişimi Kolaylaştırır mı?

 

Bir kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısıyla bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi sürecine “empati” adı verilir. Kişinin empati kurabilmesi için gerekli olan ögeleri şöyle sıralayabiliriz:

1.  Empati kuracak kişi, kendisini karşısındakinin yerine koymalı, olaylara onun bakış açısıyla bakmalıdır. Her insan gerek kendisini, gerekse çevresini, kendine özgü bir biçimde algılar; bu algısal yaşantı özneldir (subjektiftir); kişiye özgüdür. Yani her insan dünyaya, kendine özgü bir bakış tarzıyla bakar. Eğer bir insanı anlamak istiyorsak, dünyaya onun bakış tarzıyla bakmalı, olayları onun gibi algılamaya ve yaşamaya çalışmalıyız.

Bunu gerçekleştirmek için de empati kurmak istediğimiz kişinin rolüne girmeli, onun yerine geçerek adeta olaylara onun gözlüklerinin gerisinden bakmalıyız. Bir kızılderili atasözü “Bir insanı anlamak istiyorsan, gökte üç ay eskiyene kadar onun ayakkabılarıyla dolaşmalısın” der. Karşımızdaki kişinin rolüne girerek empati kurduğumuzda, o kişinin rolünde kısa bir süre kalmalı, daha sonra bu rolden çıkarak kendi yerimize geçebilmeliyiz. Aksi halde empati kurmuş sayılmayız. Karşımızdaki ile özdeşim kurmak (ona benzemek) veya ona sempati duymak, empatiden farklı şeylerdir.

2. Empati kurmuş sayılmamız için, karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerinidoğru olarak anlamamız gerekir. 

3.  Empati kuran kişinin zihninde oluşan empatik anlayışın, karşıdaki kişiye iletilmesi beklenir. Karşımızdaki kişinin duyguları ve düşüncelerini tam olarak anlasak bile, eğer anladığımızı ona ifade edemezsek empati kurma sürecini tamamlamış sayılmayız.
 

Çocuklarda empatik özellikler ne zaman gelişmeye başlar?

Yapılan araştırmalar sonucunda birçok uzman çocukların çok küçük yaştan itibaren empati kurabildiğini söylüyor ve bu durumun çocuklarda içgüsüsel olarak ortaya çıktığını belirtiyorlar. Bir bebeğin diğer bir bebeği ağlarken duyması ve kendisinin de ağlamaya başlaması, en erken görülen empati kurma örneği olarak adlandırılıyor. İki – üç yaşına gelen bir çocuğun ise üzgün ya da mutsuz birine kendi sevdiği bir eşyasını vererek onu mutlu etme çabası yine erken çocukluk döneminde görülen bir empati örneği olarak karşımıza çıkıyor.

Çocuğun empati kurmak konusunda oluşturacağı beceri, onun ahlak gelişimini geliştireceği gibi diğer insanlarla olan sosyal iletişimini de kolaylaştıracaktır. Bu nedenle ona empati kurma konusunda yardımcı olacak çeşitli eğitimler vermek ailenin en önemli görevlerinden biridir. 

Anne-babaları ve çevrelerindeki yetişkinler tarafından duyguları anlaşılan, ifade edilen çocuklar empatiyi daha kolay öğrenirler. Çünkü empati becerisinin gelişimi için öncelikle kişinin kendi duygularının farkında olması, duygular arasındaki farkları hissedebilmesi önemlidir. Örneğin yeni doğan kardeşi nedeniyle yuvaya gitmek istemeyen bir çocuğa annesinin buna okula uyum problemiymiş gibi yaklaşması, çocuğun agresif tavırlarını sıradan bir davranış problemiymiş gibi algılaması çocuğun da kendi duygusunu ayırt edememesine neden olacaktır. Böyle bir durumda annenin “biliyorum, sen de bizimle evde kalmak istiyorsun, hep kardeşinle vakit geçirdiğim için bana kızgınsın” gibi empatik bir yaklaşımda bulunması çocuğun da hem duygusunu fark etmesine yardımcı olacak hem de olumsuz duyguların da kabul edilebilir olduğunu anlamasını sağlayacaktır.
 

Çocuk yaşamında empatik düşünce neden önemlidir?

Çocuklar sosyal yaşam içinde yer alırken kabul etmeyi, uyum sağlamayı, nerede nasıl davranmaları gerektiğini öğrenirler. Bu aşamaların ardından kabul görmeye de başlarlar. Çocuk ancak sosyal olarak kabul gördüğünde sosyal iletişim içinde yer alabilir. Kabul görmenin en önemli koşullarından biri de empatidir. Kendi ihtiyaçları ve duyguları kadar grup içindeki diğer bireylerin de duygularını ve ihtiyaçlarını fark etmek önemlidir. Başkalarının davranışlarının altında yatan duyguları fark etmek, bu duyguların hangi tepkilere neden olduğunu anlayabilmek uyum için çok önemlidir.

Empatik düşünebilen çocuklar çevrelerinde olup bitenleri daha iyi yorumlayabilir, başkalarının problemlerini daha kolay anlayabilir ve ilişkileri içindeki problemleri daha kolay çözebilirler. Bu özellikleri de diğer çocuklar tarafından kolayca kabul görmelerini sağlar.

Bazen kendimizi sanki çepe çevre şiddet ve zulümle çevrilmiş bir dünyada yaşıyor gibi algılayabiliriz. ABD’de yapılan bir istatistiğe göre, okullarda ya da  okulların civarında her yıl üç milyona yakın suç işlenmektedir. Ev içi şiddete yönelik bir çalışma, pek çok liseli erkek öğrencinin, eğer kendini öfkelendiriyorsa, kız arkadaşına vurmanın uygun olduğunu  düşündüğünü göstermiştir.

Şiddet ve zalimliğin çok sık görüldüğü ve hatta neredeyse kabul edildiği bir dünyada, çocukların daha duyarlı, iyilikçi insanlar olarak gelişebilmeleri  için neler  yapılmalı, onlara nasıl davranılmalı ?

Bu sorular pek çok anne ve babanın merak ettiği sorulardır. Duyarlı çocuklar yetiştirmenin dünyadaki şiddeti azaltmada  tek çözüm olmadığı açıktır, ama acaba gerek televizyonda gerek caddelerde şiddete maruz kalmaları çocuklarımızın daha katı yürekli olmalarına yol açıyor mu?

Kuşkusuz anne babalar çocuklarının yaşamını etkileyen her şeyi kontrol edemezler. Genellikle sertlikle, acımasızlıklarla ya da mutsuzluklarla dolu gerçek dünyada daha çok zaman geçiriyorlar. Ayrıca çocukları anne ve babaların kontrol edemeyecekleri  kendilerine özgü kişilikleri, özellikleri varklıdır. Tüm bunlara rağmen, çocuklarımızın daha sevecen, daha adil ve daha sorumlu olarak yetişebilmelerini istiyorsak öncelikle onların “empati  yetilerini geliştirmemiz gerekir.
 

Anne-babalar bu özelliklerin gelişmesine nasıl yardımcı olabilirler?

Anne-babaların bebek doğduğu andan itibaren bebeğin duygularına odaklanmaları önemlidir. Bebekler dikkatle gözlemlendiklerinde ağlamalarının bile farklı anlamlar içerdiğini fark etmek mümkündür. 2-3 aydan itibaren bebekler sosyal gülümsemeye başlarlar. Yüzüne gülerek baktığınızda bebek size gülerek tepki vermeye başlar. Bu dönem kendi duygularınızı ona aktarmanın ve karşılıklı sıcak ve şefkatli bir iletişim kurabilmenin mümkün olabildiği bir dönemdir. Güldüğünde gülmek, ağlayarak bir ihtiyacını dile getirdiğinde yumuşak bir ses tonu eşliğinde ihtiyacını gidermek aslında bebeğin de kendi duygularını iletişim içinde kullanmayı öğrenmesine yardımcı olur. Ağlamasına bir yanıt alamayan ya da her türlü ağlamasına aynı tepkiyi alan bir bebek, bir süre sonra her türlü ihtiyacını aynı şekilde ifade etmeye başlayacaktır.

Çocuklar biraz daha büyüyüp yuva çağına geldiğinde değişik durumlarda değişik tepkiler vermeye başlarlar. Davranışlar ve bu davranışlar sırasında ortaya çıkan duygular arasındaki ton farkını anne-babanın fark edip çocuğa geri bildirim vermesi empatinin gelişmesinde çok gereklidir. Üstelik duyguları anlayan ve geri bildiren bir yaklaşım birçok davranış probleminin azalmasına, çocukların kendi davranışlarının sorumluluğunu alabilmelerine yardımcı olmaktadır. Çünkü anne-baba çocuğun bu davranışıyla aslında neyi ifade etmek istediğinin şifresini çözmektedir. Oyuncağını tekmeleyen bir çocuğa “bugün yuvada canını sıkan bir şey olmuş” demek ile “her zaman oyuncaklarını böyle hırpalıyorsun” demek arasında çocuğun iç görü kazanması açısından da büyük farklar vardır.

Anne-babaların çocuklarıyla ilişkilerinde de empatinin önemi büyüktür. Özellikle disiplin uygulamalarında çocuktan ne istediğimizi ve ne istemediğimizi dile getirirken kendi duygularımızı ifade edebilmek çok önemlidir. Hangi davranışın bizi rahatsız ettiğini, bizde hangi duyguyu yarattığını uygun bir dille ifade ettiğimizde çocuğumuzda istediğimiz davranışları görme olasılığımız artar. Aynı şekilde hoşumuza giden, bizi memnun eden davranışları ifade ettiğimizde çocuğumuzun bu davranışları pekişecektir. Çocuklar sıkıntı yaşıyorken onların sıkıntılarını anlayabilmek, duygularını fark etmek-yansıtmak ve bu durumu sıradan bir disiplin ve davranış problemi gibi ele almamak önemlidir. Anne-babaları tarafından duyguları anlaşılan çocukların davranış problemleri de azalacaktır. Ayrıca anlaşılmış olma duygusu güven gelişimi için de önemlidir. Çocukluk çağında yaşanan birçok ruhsal ve davranışsal problem empatik yaklaşım sayesinde erkenden tanınabilir ve müdahale edilmesi kolaylaşabilir. Çünkü çocuklar yaşadıkları sıkıntıları genellikle dolaylı yoldan, davranışları ve tutumları ile ifade edebilirler. Eğer anne ve babalar çocukların duygularına duyarlı olurlarsa onlardaki değişimlerin kaynağını ve neden olan temel duyguları fark edebilirlerse hem birçok problem hafif düzeydeyken çözülebilir hem de ağırlaşma olasılığı olan problemler fark edilebilir. 
 

Çocukların empati yetilerini geliştirmek için bazı ipuçları:

Çocuğunuz size bir şeyler anlatırken ya da kendi duygularını sizinle paylaşırken onu mutlaka dinleyin. Bu davranışınız ona, sizin de karşıdaki kişilerin düşünce ve duygularına önem verdiğinizi anlatacaktır.

Çocuğunuza kitap okuyun (masal anlatın) ve okuma bittikten sonra kitaptaki karekterlerin duygu ve düşünceleri hakkında çocuğunuzla konuşun. Böylece karekterin duygu ve düşüncesini çocuğunuz ne kadar anlamış (paylaşmış) siz de fikir sahibi olursunuz. Televizyon izlerken de aynı aktiviteyi yapabilir.

Kendi duygularınızı ve düşüncelerinizi ona anlatmaya çalışın ve sizi anlamasına yardımcı olun. Ona kendi duygularınızı anlatmak için çocuğunuzun sevdiği bir şey ile durum arasında ilişki kurun ve ona duygularınızı bu ilişki üzerinden anlatmaya çalışın. Örneğin çocuğunuz sizin çok uğraşarak hazırladığınız bir yemeği yemek istemedi ve siz de bu duruma çok üzüldünüz. Bu durumda çocuğunuza “sen legolarla araba yaparken ne kadar çok uğraşıyorsun, ben de aynı şekilde yemek yaparken çok uğraşıyorum, ben senin yaptığım arabayı bozsam üzülürsün, ben de senin yaptığım yemeği yememene çok üzülürüm” diyerek durumu açıklayabilirsiniz. Bu aktivite özellikle küçük yaşlardaki çocukların empati kurma hakkında fikir sahibi olmaları için çok önemli bir role sahiptir. Çünkü çocuklar bu yaşlarda somut örnekler üzerinden soyut kavramları anlamaya yatkındırlar.

Çocuğunuzun kardeşiyle yaptığı kavgalarda sorunu çözmek için birbirlerine duygularını ve düşüncelerini anlattırma yöntemini kullanabilirsiniz. Ççocuklarınız üzerindeki otoritenizle bu konuşmayı istediğiniz şekilde yönlendirebilme şansınız da var, unutmayın. Bu konuşma sonrasında kavganın ikisi içinde anlamsız ve sonuç vermeyen bir aktivite olduğunu anlatın.

 
Ayşen Evliçoğlu -  Psikolog
AGAPE Danışmanlık Merkezi

Bu makale Bebeğim ve Biz Dergisi Temmuz 2007 sayı:19 sayısında yayınlanmıştır.

Geri Dön
İçeriği Paylaş

Makaleler

Agape danışmanlık merkezi
mavera interaktif