Ergenler şiir yazarlar, ergenler şiir okurlar. Hayatı anlamak, kendilerini anlatmak ve anlamlandırmak için. ?iir nasıl ki; düşünsel soyutlamanın ve sembolizasyonun bir ürünü ise ergenin düşünce dünyası için de geçerli olan budur.
“Bir şiiri kavramak, anlatılandan ve anlaşılır olandan daha fazlasını ifade ettiğini kabul etmek demektir belki de..”
Bu alıntıda şiir kelimesi yerine ergen kelimesini koymak çok mümkün. ?iir için söylenen şey rahatlıkla bir ergen için de söylenebilir.
Düş kurma çağı… Kuram geliştirme zamanı… Olasılıkları görme dönemi… Bunlar ergen düşüncesinin yaygın görünümleridir.
Ergenlik döneminde bilişsel gelişimin, düşüncesinin niteliğinde önemli değişmelerin olduğuna ilişkin ne tür kanıtlarımız vardır diye bakacak olursak;
Sadece somut, aktüel şeyleri değil soyut şeyleri de düşünmeye, görmediği ya da deneyimlemediği şeyleri de algılamaya, fikir yürütmeye başladıklarını görürüz. Ergenlik, bir yanıyla bu büyük düşüncelerin ve kuramların başladığı, diğer yanıyla varolan gerçekliğe uyum sağlandığı zamandır.
Ergenlik dönemi tümdengelim’in başladığı dönemdir. Sadece nesneler ve deneyimler için karmaşık işlemler yapmaz, düşünce için de bunları yapmaya başlar. Sistemli ve metodlu olarak problemleri çözmeye başlar. Aynı anda bir şeyin uzunluğu, ağırlığı, ivme gücü gibi birçok özelliğini birlikte düşünmeye başlar. Daha küçük yaştaki bir çocuğa maddenin dört özelliği verildiğinde hepsini birlikte dener ancak birindeki değişim çocuğu çuvallatır. Oysa ergen değişimleri anlayabilir.
Ergenlik dönemi bilişsel gelişimin en fazla oynadığı dönemdir. Aynı zamanda bireysel farklılığı da en fazla bu dönemde görürüz. Kendi düşüncelerinin, sınırlarının farkına varmaya başladıkları bu yaş diliminde, entellektüel kapasiteleri yaşıtları içinde büyük farklılıklar gösterebilir. Dolayısıyla anne babaların ve eğitimcilerin kıyaslama yapmasının en sakıncalı olduğu dönemdir.
12 yaştan sonra ergenler artık “soyut işlemler dönemi”ne girerler. Düşünsel soyutlamanın temeli düşünce esnekliğinin ve olasılıkların farkına varmaktır. Bir çok görüş açısını göz önünde bulunduran ergen düşüncesine yeni bir esneklik kazandırır.
Çocuk hareket ve gerçekliğin bir kısmı ile uğraşırken, ergen zihinsel olarak birçok olasılığı göz önünde bulundurur, teoriler oluşturur ve yeni dünyalar yaratır. Gerçek ya da muhtemel sosyal gruplara karşı gittikçe artan bir ilgi duyar. Bu durum, onun hem kendisine hem de ait olduğu çeşitli gruplara (okul, aile, arkadaşlar, din vb.) karşı eleştirici olmasına neden olur.
Yetersizlik duyguları nedeniyle yeni şeyler öğrenme konusunda kendilerini kötü hissedebilir ve direnebilirler. Ancak karmaşık problemlerle karşılaşmak, formal eğitimin isteklerine cevap vermek, fikir alışverişinde bulunmak ve tartışmak ergenlerin zihin gelişimi için ihtiyaç duydukları şeylerdir.
Orjinal olma uğraşı içindedirler ve hayatı sorgularlar. Ergenlerde yeni gelişen, geleceğe bakabilme ve karmaşık durumlara alternatif çözümler üretebilme, onların yaşamlarına önemli değişimler getirir.
Ahlak ve din konularında kendilerine ait değerler oluştururlar. Bu dönemde kazandığı bilişsel yetenekleri, sergilediği davranışın iyi ya da kötü oluşu üzerinde düşünmesini ve bir yargıya varmasını sağlar.
İdealizm bu dönemin vazgeçilmez kavramlarından biridir. Özellikle aile yaşamı, evlilik ve toplum sorunları gibi konularda oldukça idealist oldukları görülür. Henüz hayal kırıklığı yaşamamışlardır dolayısıyla ideal planlar yapmakta özgürdürler. Ergenin bu idealizmi heyecan verici ve uyarıcı bir düşüncedir ama ergenliğin esası olgunlaşmamışlığı ve sorumlu olmayışıdır. Olgunluğa ulaştıkça her bireyin yitirmek zorunda kaldığı bir özelliktir bu.
Peki ergenlere bilişsel gelişim ile ilgili nasıl destek olunabilir ?
Çoğu zaman anne babalarını şaşırtacak derecede daha önce sorgulamadan kabul ettikleri kuralları ve değerleri hemen kabul etmeyip tartışıp karşı çıkmaya ve sorular sormaya başlarlar.
Bu noktada anne babalara düşen görev; ergenin yaşını ve içinde bulunulan zamanı da dikkate alarak yeniden düzenlediği kuralların uygulanması konusunda kararlı olmaktır. Bunun yanı sıra anne baba, vereceği yanıtlar ile ergenin önünü tıkamamalı, onu dinlediğini ve görüşlerini değerli bulduğunu hissettirmelidir.
Ergenin düşüncelerindeki esneklik ve bir çok olasılığı dikkate almaları, düşünce ve bilişsel süreçlerindeki hızlı değişim ergenin öğretmenleri ve anne babalarını meydan okumalarla karşı karşıya bırakabilir. En fazla bu dönemde anne babaların bilir kişi ve otorite oluşu tehlike altına girer. Bu kaygınızın farkına vararak, onların düşüncelerine, düşlemlerine eşlik edebilmeniz ve bu dönemde ortaya çıkan çatışmaların sürecin bir parçası olduğunu unutmamanız önemlidir.
Ergen bu dönemde, tüm gelişim dönemlerinden daha fazla düşünür, kurgular, hayal kurar. Bunların bazılarını hayata geçirir. Bazıları ise sadece düşüncede fantezi olarak kalır. Ergenlik; düş kurma çağıdır, fantezi çağıdır.
Bu dönemde bilişsel gelişimin çok hızlı olması, yoğun duygusal dalgalanmalara neden olur. Bu durumdan, ilişkilerdeki zorlanma ve çatışma nedeniyle en fazla ergenin anne babası ya da otorite figürü olan yetişkinler etkilenir. Bu dönemin tek ilacı da zamandır.
Ergenlerin yetişkinliğe geçerken, tamamlamak zorunda oldukları gelişim görevleri vardır. Değişen bedenini kabul etmek, akranlarıyla olgun ilişkiler kurmak, duygusal bağımsızlığını gerçekleştirebilmek, geleceğine yönelik kararlar almak, projeler üretmek, aile ve evlilik yaşamına hazırlanmak gibi…
Bilişsel süreçlerdeki gelişim bunlardan yalnızca biridir, ancak oldukça önemlidir.
Uğur OZULU - Psikolojik Danışman
AGAPE Danışmanlık Merkezi
*Bu makale Çocuğum ve Ben Dergisi Kasım 2005 sayı 30 da yayınlanmıştır.