Agape danışmanlık merkezi
AnasayfaSite içi arama

Psikolojik Danışmanlık

Çocuk Danışmanlığı

Görgü Kuralları Çocuğun Bireyselliğini Geliştirir

 

Toplumsal görgü kuralları, bireyin özel yaşamında ve toplum içinde uymasının beklendiği ahlak, terbiye ve incelik kurallarının tümüdür. Dolayısıyla, bu kurallar bireyin toplum içinde kendisini var edebilmesini, sosyal ortamlara uygun davranabilmesini sağlar. Temel toplumsal kuralları alarak büyüyen bir çocuk bulunduğu sosyal ortamda  “onay alma” ve “kabul görme” arzusunu karşılayabilir.

Gerekli toplumsal kuralları öğrenmesi geciktirilmiş olan çocuklar, yaşları gereği katılmaları gereken sosyal ortamlarda( okul, kulüp vb.), o ortama uygun tavırlar sergilemekte zorluk yaşarlar. Zaman zaman uyması beklenen kuralları red ederler, hatta olması gereken bu kuralları ceza gibi yaşarlar. Bu durum onların sahip oldukları bir çok olumlu özelliğinin üstünün örtülmesine neden olacaktır. Örneğin oynanacak oyunun kuralını red ettiğinde arkadaş grubunun dışında kalabilecek bu nedenle becerilerini gösteremeyecek ya da becerilerini geliştireceği oyunlardan mahrum kalacaktır. 

Görgü kurallarının ilk temellerinin atıldığı yer aile ortamıdır. Görgü kurallarının öğrenilmesi, sadece yetişkin konumundaki bireylerin aktarımı yoluyla gerçekleşmez. Çocuğun içinde bulunduğu aile ortamında uygulanan ve geçerli olan toplumsal kurallar çocuk tarafından gözlemlenir, ilk önce taklit edilir. Daha sonra bu kurallar içselleştirilir. Çocuğun kuralları içselleştirebilmesi için hem çocuğun kuralları uygulayabilecek yaşa gelmiş olması hem de anne babaların uygulanması beklenen toplumsal kuralların altını çizmesi gerekir.

Sonuç olarak, toplumsal görgü kuralları, aile ortamı içinde kabul gördüğü ve onaylandığı oranda çocuğa geçer. Öğrenmenin önemli bir bölümü taklit yoluyla gerçekleştiğinden, bu kuralların öğrenilebilmesi için çocuğun iyi bir modele ihtiyacı vardır. Örneğin, sofra kuralları ile ilgili çocuktan “ağzında yemek varken konuşmaması” bekleniyorsa, çocuğa bu beklenti aktarılmalıdır. Ancak bu aktarılırken, ebeveyninde kendi gündelik hayatlarında bu kuralı uygulayabiliyor olması gerekir.

Evlilik birbirinden farklı değerler, kurallar ve inançların geçerli olduğu iki ayrı aileden gelen bireylerin bir araya gelmesiyle oluşur. Bu nedenle her evlilik ve her aile kendi değerler sistemini oluşturmakla yükümlüdür. Bu konuda dikkat edilmesi gereken bir nokta,  anne babanın kurallar konusunda net olamaması ya da birbirlerinin kurallarını sabote etmeleridir. Böylece çocuk arada kalacaktır ve bu durum çocukta yerleşmesi beklenen toplumsal görgü kurallarının yerleşmesini engelleyecektir.

Çocuğun bireyselliğini kazanmaya başladığı 2 yaş ve sonrası artık toplumun iyi/kötü, doğru/ yanlış ve ayıp gibi yargılarıyla karşılaştığı bir dönemdir. Bu dönemde artık, bebek olarak değil, çocuk olarak kabul edilmeye başlar. İlk karşılaştığı kural, tuvalet eğitimi konusundadır. Çocuktan artık “altına çişini ya da kakasını yapmaması” beklenir. Bu dönemden itibaren sosyal olaylar ve toplumsal düzene ait basit kavramlar çocuğaaktarılmalıdır. Böylece sosyal olarak uygun kural ve davranışları anlar ve içselleştirirler. Yeri geldiğinde bu kuralları deneyimlerler. (kendisine bir şey verildiğinde teşekkür etmek veya bir şey alırken izin istemek vb.)

Ayrıca olaylar ve durumlarla ilgili iyi/kötü, doğru/yanlış gibi kavramlar aktarılmalıdır. Çünkü 2 yaş ve sonrası vicdan kavramının gelişimi içinde önemli bir dönemdir.Tüm bu kurallar çocuğa aktarılırken, onun bireyselliği desteklenmeli; aşağılamadan, gereksiz yere zorlamadan ve baskı yapmaktan kaçınılmalıdır.

Toplumsal kuralların öğretilmesinde anne babaların sergilediği farklı tutumlar vardır.

  • Toplumsal görgü kurallarını yerleştirmek için “baskı ve ceza “ yöntemlerine sıklıkla başvuran aileler; bu durumda istenilen kurallar çocuk tarafından içselleştirilmez sadece aynen yerine getirilir. Amaç cezadan kaçınmaktır.
     
  • Toplumsal görgü kurallarının küçük yaşta çocuğa aktarılmasını gereksiz bulan hatta bu kuralları çocuğun özgürlüğünü kısıtlayıcı olarak yaşayan aileler; bu durumda ortaya “imparator çocuklar” çıkar. Aile içinde kendisine tanınan özgürlükleri her sosyal ortamda arar, tüm kuralların kendi istek ve arzularına göre şekillenmesini beklerler. Bu gerçekleşmediğinde ortaya mutsuzluk, agresyon ve hırçınlık çıkar.
     
  • Toplumsal görgü kurallarını önemseyen, bu kuralları çocuklarına uygun model olarak aktaran aileler; bu durumda kurallar çocuk tarafından içselleştirilir ve uygun ortamlarda sergilenebilir.

Yasaklar, kurallar ve beklentilerle yeni yeni karşılaşmaya başlayan çocuğun toplumsal kuralları öğrenmesi bu kuralları her ortamda uygulayabileceği anlamına gelmez. Bu yüzden kuralların çocuğa, uygun davranışı göstermediğinde hatırlatılması ayrıca uygun davranışı gösterdiğinde de pekiştirilmesi gerekir. Böylece çocuk davranışları konusunda aldığı geribildirimlerle davranışlarına yönelik farkındalık kazanabilir. Hatırlatma yapılırken, çocuğun aşağılanmaması ve gereksiz yere baskıya maruz kalmaması unutulmamalıdır.

Çocuğa aktarılacak kurallar belirlenirken çocuğun yaşı ve gelişimi dikkate alınmalıdır. Çocuğun yaşına paralellik göstermeyen beklentiler hem çocuğu zorlayacaktır hem de ebeveyn çocuk ilişkisini zora sokacaktır. 

Sonuçta, çocuklar insanlar dünyasının kurallarını ancak anne ve babasının bu kurallara uyduğunu gördüğünde kabul eder. Bu kuralların öğretilmesinde, uygulanacak cezalardan çok anne babanın sunacağı örnekler önemlidir.

 

Uğur OZULU - Psikolojik Danışman
AGAPE Danışmanlık Merkezi

 

* Bu makale Mart 2007 sayı 15 Bebeğim ve Biz Dergisi’nde yayınlanmıştır.

Geri Dön
İçeriği Paylaş

Makaleler

Agape danışmanlık merkezi
mavera interaktif