Agape danışmanlık merkezi
AnasayfaSite içi arama

Psikolojik Danışmanlık

Çocuk Danışmanlığı

Televizyon ve Biz

 

Rengarenk bir cümbüş, üstelik kullanılması öyle kolay ki… hem can sıkıntı için bir eğlencelik hem de kimi görevlerimizi devrettiğimiz aileden biri sanki. Salonlarımızın hatta çocuk odalarımızın en stratejik yerini “O” mekan tutmuş durumda. “O” büyük bir güce sahip deniyor, ancak bu gücü ona verende yine biziz.

Televizyon “uygar” toplumlarda kitlesel iletişim araçlarının en yaygın ve en güçlü olanı. Ne radyonun “monotonluğu” ne de kitapların özen isteyen sabrı ve dikkati var onunla kurulan ilişkide. O hızlı bol alternatifli, kuş gibi daldan dala sekebileceğimiz bir evren.

Görsel ve işitsel duyulara yönelik etkili bir iletişim aracı olarak televizyon, hem olumlu hem de olumsuz niteliklere sahip. Olumlu nitelikleri pek tartışılmasa da, olumsuz niteliklerinin ilişkiler ve davranışlar düzeyindeki etkilerini biraz daha uzun zaman dilimi içerisinde mümkün oluyor. Genel söyleme karşın çocuk gelişiminde aile, arkadaş, öğretmen gibi değişkenlere oranla televizyonun etkileri henüz tam anlamı ile değerlendirilememekte.

Televizyonun çocukların saldırgan davranışlar geliştirmesinde potansiyel bir rolü vardır. Özellikle 10-11 yaş grubunda saldırgan tutumla (etken olabilecek diğer faktörleri dışlamadan), şiddet içeren televizyon programlarının izlenmesi arasında önemli bir ilişki vardır. Üstelik bu ilişki kısır döngü biçimindedir. ?iddet içerikli programlar çocukta saldırgan davranışlara yol açmakta ve saldırgan davranışları olan çocuklar şiddet içeren yayınlara daha fazla yönelmektedir. Model olma yolu ile öğrenmelerin, özdeşleşmeler yolu ile kişiliğin oluşmaya başladığı bu dönemde çocuk, hem şiddeti bir problem çözme aracı olarak öğrenmekte hem de filmlerdeki “ iyi adam” tarafından uygulanan şiddetin başarıya giden yolda gerekli ve önemli bir araç olduğunu zihninin bir yerlerine kodlamaktadır. Adlarına bakarak içindeki şiddeti tehlikeli bulup yasakladığımız çizgi filmler bir yanda daha masum biçimlere bürünmüş ancak örtülü bir şiddet kodu içeren çizgi filmleri alkışlamamız ise sadece biraz acele ile verilmiş bir karar gibi görünmekte.

Televizyon; aile-arkadaş gibi çocukların oyunlar konusundaki doğal bilgi ve ilişki kaynaklarının da yerini almaya başlamıştır. Oyunlarda gündelik hayatın içerisinden kişiler ve kahramanlar yerine televizyonda yer alan kahramanlar ön plana çıkmaya başlamıştır. Çocuğun hangi kahramanı niye seçtiği sembolik düzeyde kimi zaman önemli olmakla birlikte saniyede 24 kare ile devam eden yoğun uyaran bombardımanı altında sadece “seyirci” kimliğinde olmak, kendi eğlencesinin öznesi ve yaratıcısı olma durumundan bir hayli uzaklaşmaya yol açabilir.

Bir diğer olumsuz etken ise albenisi yüksek olan televizyonun yanında, geleneksel oyunların , kitapların ve ev çalışmalarının daha sıkıcı hale gelmesi. Eğer televizyon ile ilişki iyi kurulmazsa, bu gün öğrenmeyi pekiştirme ve hatta öğretmenin beğenisini kazanma amacı ile itina ile yapılan çalışmalar, yarın “yapılmasa da olur” bir hale gelebilir.

Televizyonda suç, işkence, dayak ile ilgili sahnelerin sürekli seyredilmesi sonuçları uzun vadede ortaya çıkacak ciddi bir olumsuzluktur. Tabi ki dünyayı toz pembe resmetmemek gerekir ancak bu sahnelerin sürekli seyredilmesi zamanla çocukların duyarlılıklarını törpülemekte ve çocuğun bu olaylara karşı hassasiyetini azaltmaktadır. ?iddete alışmaya başlayan çocuk henüz nedenlerini tam kavrayamasa dahi bu olayları “normal yaşam örnekleri-sıradan olaylar” olarak kabul etmeye başlayabilir.

Televizyon bir bakıma aynamız. Bu toplumun hangi alanında ne kadar şiddet varsa bunun televizyona yansımada o düzeyde oluyor. Son dönemin popüler T.V. dizilerine bir göz atmak bu savı yeterince destekliyor.

Peki yaşamımızda böylesi etkileri olan televizyon ile ilişkilerimizi nasıl organize etmeliyiz. Bu soru daha büyük ölçekli bir yanıtı gerektirmekle birlikte biz sadece aile içinde ve çocukla televizyon ilişkisi için birkaç öneri verebiliriz.

Öncelikle çocuğun ilk modelleri olarak ebeveynlerin kendi televizyon izleme alışkanlıklarının değerlendirmesini yapması gerekiyor. Yetişkin olarak hangi programları ne sıklıkta tercih ediyor, bu yayınları izlerken nasıl tepkiler veriyoruz? Televizyon dışında nasıl etkinliklerimiz oluyor? Örneğin kitap okunuyor mu? Yaratıcı oyunlar tasarlanıyor mu?

Diğer adımlar ise şunlar olabilir;

  • Çocuğunuzun ne tür programlar izlediğine ve reaksiyonlarına dikkat edin. Mümkünse seçeneklerini arttırın ve onunla izlediği programlar üzerinde konuşun. Televizyon sizin yapmanız gereken işler süresince çocuğunuzun dadaıs olma rolünü üstlenmesin, bazen bu işleri birlikte yapmayı deneyin. Belki de bu işler sandığınızdan fazla ilgisini çekebilir ve umduğunuzdan fazla size yardımcı olabilirler.
     
  • Hafta içinde sorumluluklarına paralel biçimde T.V. izleme etkinliklerini sınırlayın.
     
  • Televizyonu çok çok özel durumlar dışında bir  ödül veya ceza aracı olarak kullanmaktan kaçının. Sonuçta çocuk televizyona değil size öfke duyacaktır.
     
  • Çocuğunuzla birlikte televizyon izleme etkinliklerini haftalık olarak planlayın ve bu planı mümkün oranda uygulamaya çalışın.
     
  • Aile ve arkadaşları ile birlikte televizyona alternatif  olabilecek etkinlikler geliştirin, çocuklar keyif alabileceği diğer etkinlikleri televizyona tercih ederler.
     
  • Şiddet içeren görüntüleri ve şiddet içeren çizgi filmleri izlemek konusunda dikkat göstermek gerekir. Bu görüntülere dair ciddi soruları ve kaygıları varsa bunları geçiştirmeyin ve ona yardımcı olmaya çalışın.

 

Oktay ŞILAR - Klinik Psikolog
AGAPE Danışmanlık Merkezi

Geri Dön
İçeriği Paylaş

Makaleler

Agape danışmanlık merkezi
mavera interaktif