Otistik Çocukların Normal Akranlarına Daha Çok İhtiyaç Duyarlar
Otistik çocuğun sosyal gelişim özellikleri akranlarına göre bir çok farklılık göstermektedir. Bütün gelişim alanlarında yaşıtlarına göre gözlenebilir gerilikler söz konusudur. Otizmde dil ve iletişim becerileri gelişim alanlarında yaşanılan problemler diğer alanlara göre çok daha ciddi boyuttadır ve bu da sosyal gelişimlerine olumsuz yönde etki etmektedir.
Otistik çocuklar akranlarıyla iletişim kurmakta zorlandıkları ve çoğu konuşma becerilerinde ciddi problemler yaşadıkları için sosyalleşme alanında yaşadıkları güçlükleri ortaya koyarken farklı davranış biçimleri sergilerler. Başkasının iletişim kurma girişimlerine ağlayarak veya bağırarak tepki verebilirler, yalnız kalmayı tercih edebilirler, oyun kuramazlar ya da kurdukları oyunlara başkalarının katılması için izin vermeyebilirler, başkalarının kurdukları oyunlara da alışılmışın dışında katılma isteği gösterebilirler. Bu gibi davranışların çoğunun sebebi yaşadıkları iletişim zorluğu veya doğru iletişim kanalı bulamamalarıdır.
Doğru vücut dilini ve doğru mimikleri kullanamama, karşısındaki kişinin vücut dilinden, mimiklerinden, davranışlarından bir sonuç çıkaramama sosyalleşmelerine engel olan unsurlardır. Normal gelişim gösteren çocukların yaklaşık 2-4 yaşlarında kazanmaya başladıkları, başkalarının onların hakkındaki düşünce ve davranışlarını anlayabilme, tahmin edebilme ve buna göre farklı davranış kalıpları geliştirme becerisini otistik çocuklar çoğu zaman hiç kazanamamakta ya da sınırlı düzeyde kazanabilmektedirler. Yani düşünülen hakkında bir düşünceleri olamamaktadır. Bu literatürde zihin teorisi olarak adlandırılır. Normal gelişim gösteren çocuklarda zihin teorisinin gelişimi, 18 ay civarında ortaya çıkan farzetme oyunu ve hızlanan dil gelişimi ile birlikte başlar. Çocukların diğer insanların algılarını anlamaları, isteklerin eylemleri nasıl belirlediğini anlamaları ve diğerlerinin duygularını yargılayabilmeleri aşama aşama gelişen önemli becerilerdir. Bu yaştaki normal gelişim gösteren çocuklar nesneyi başka bir nesne yerine kullanma (bir yastığı kedi olarak farzetme), bir nesne ya da duruma hayali özellik yükleme (çocuğun oyuncak bebeğin yüzünün kirli ya da temiz olduğunu farzetmesi), çocuğun hayali bir nesne türetebilmesi (olmadığı halde bir kaşık varmış gibi farzetmesi) becerilerini gösterir. Zihin teorisinin başlangıcı sayılabilecek bu beceriler bir çok otistik çocukta yoktur ve ya hiç gelişmez ya da çok sınırlı olarak gelişir. Böylece normal gelişim gösteren çocuk bu becerilerin üzerine daha karmaşık yapıları eklerken otistik çocuk bu aşamalarda takılıp kalabilir ya da normal bir çocuk gibi tam manasıyla geliştiremez.
Zeka kapasitesi iyi olan konuşmaya başlamış otistik çocuklarda zihin teorisinin gelişimi daha iyi olabilmektedir.
Normal gelişim gösteren 3-6 yaş arası çocuklarda, sosyal gelişim özellikleri çok hızlı bir gelişim izler ve birbiriyle ilişki içinde olan fakat aynı zamanda da farklılaşan bir çok davranış kalıbı gelişir. Bu davranışlar çocukların genetik olarak doğuştan getirdikleri kişilik özelliklerine eklenerek kişilik gelişimlerini sağlar.
Otistik çocuklarda sosyal gelişim diğer beceri alanlarındaki problemlerle birleşince akranlarındaki gelişim hızını yakalayamaz.
Normal gelişim gösteren akranlarına göre; selamlama, taklit etme, grup oyununda kurallara uyma, herhangi bir nesne ya da faaliyet için izin isteme, toplum içinde kabul edilebilir davranışlarda bulanma gibi sosyal içerikli becerileri öğrenmede, uygulamada ve bu becerileri farklı ortamlara ya da durumlara transfer etmekte, yapılandırılmış bir eğitime ve ilgiye ihtiyaç duymaktadırlar.
Otistik Çocuklar Niçin Diğer Gelişim Geriliğine ya da Zeka Geriliğine Sahip Olan Çocuklara Göre Akranlarına Daha Fazla İhtiyaç Duymaktadır?
Otistik olmayan fakat genel bir gelişim geriliğine veya zeka geriliğine (down sendromu gibi) sahip çocuklarda otizmden farklı olarak konuşma problemi olsa bile iletişim problemine çok az rastlanmaktadır. Buna bağlı olarak bu çocukların zihinsel gelişimi ile sosyal gelişimi paralel bir ilerleme kaydedebilmektedir. İletişim zorluğu çok fazla yaşanmadığından bu çocuklara bir şeyler öğretmek otistik çocuğa öğretmekten daha kolay olabilmektedir. Bu çocuklar taklit etme ve oyun becerilerinde daha az problem yaşamaktadırlar. Böylece oyun becerileriyle öğrenilen bir çok sosyal beceriyi hayata geçirmeleri daha fazla olabilmektedir. Bu da onların sosyal gelişimlerinde belli düzeyde bir gelişim sağlamaktadır.
Otistik çocukların belli bazı becerilerde üstünlükleri olabilir. (Çok iyi yap-boz yapma, sayıları beklenenden erken yaşta tanıma ve adlandırma, erken yaşta okumaya başlama gibi). Bu üstünlükler onların sosyal gelişimlerine doğrudan bir katkı sağlamaz ama dolaylı yoldan bu beceriler ile ilgili çalışmalarda daha rahat iletişim kurabilirler ve bazı sosyal becerileri daha iyi öğrenebilirler. Mesela, hiç göz kontağı kuramayan bir otistik çocukla yap-bozlar vasıtasıyla bu beceri geliştirilebilir, bu sayede arkadaşlarıyla paralel oyun oynama becerisini, sıra alma becerisini öğrenebilir. Bu yüzden otistik çocukların performansı değerlendirilirken çok geniş bir yelpazede düşünmek ve çocuğu gözlemek gerekir.
Gelişim geriliği gösteren çocukların akranlarıyla iletişim kurması veya onların oyunlarına katılması, bazı kurallara uyması, onları taklit etmesi için öğretmen yönlendirmesine çok fazla ihtiyaç duyulmazken ya da küçük müdahaleler yeterli olurken otistik çocuğun bunları yapabilmesi için her zaman öğretmenin yönlendirmesine gereksinimi olmaktadır. Çeşitli merkezlerde bireysel eğitim programlarına devam eden otistik çocukların sosyal gelişim becerileriyle ilgili hedefleri normal gelişim gösteren akranlarının bulunduğu gruplarda daha iyi gerçekleştirilebilmektedir. Otistik çocuğun bu becerileri öğrenirken normal akranlarıyla birlikte olması bu becerileri daha doğru ve kolay öğrenmesini sağlayacaktır.
Meryem İNTAŞ - Pedagog
AGAPE Danışmanlık Merkezi