Bilgisayar ve internet kullanımı son yıllarda toplumsal yaşamın hemen her alanına girmiştir. Bunu sadece teknolojik bir gelişme olarak değerlendiremeyiz. Aynı zamanda sosyal alanda bir değişimden de bahsetmeliyiz.
Cep telefonunun ilk kullanım amacı yetişkinlerin ticari ve sosyal ilişkilerini kolaylaştırmak iken; gençler özellikle kısa mesaj servislerini kullanarak bu teknolojiyi kendi yaşamlarının içine almışlardır. İnternet kullanımı içinde benzer şeyleri söylemek mümkün. Çünkü gençler yeni gelişmelere daha kolay adapte olabilir ve yeni gelişen şeye hayatlarında daha fazla yer açabilirler.
İnternet gençlere dünyanın hemen her köşesinden haberdar olma, oldukça hızlı bir şekilde bilgiye ulaşma, arkadaşlarıyla ilişki kurma gibi bir çok olanaklar sunmaktadır. Ancak her yeni teknolojik gelişimde olduğu gibi nasıl ve ne kadar kullanıldığı ile bağlantılı olarak zarar verici etkileri de olabilmektedir. İnternet bağımlısı kavramı artık günlük dilimize girmiş bir kavram. İnternet ortamında giderek daha fazla zaman harcayan, özellikle gece saatlerini daha yoğun olarak bu amaçla kullanan, farklı sosyal aktivitelerden uzaklaşmış, arkadaş ilişkilerinden kendisini geri çekmiş ya da arkadaş ilişkilerinde zorlukları olan ve internet bağlantısının engellendiği durumlarda yoğun tepkiler gösteren ya da çatışmaya giren gençlerin sayısı her geçen gün artmakta.
İnternetin yararlı ve zararlı kullanımlarından söz edersek;
İnternetin çok hızlı ve kolayca bir çok bilgiye ulaşma sağladığı bir gerçektir. Hatta bir çok dergi ya da gazeteye ulaşma imkanı sunabilmesi bireyin bir konuyla ilgili bütüncül ve karşılaştırmalı bir senteze ulaşabilmesini sağlar.
Ancak internetin bilgiye hızlı ve kolay ulaşım sağlaması, özellikle çocukların psikolojik ve bilişsel gelişimlerinin henüz anlamlandıramayacağı bilgilerle karşılaşma riskini de beraberinde getirmektedir.
Dünyada ve Türkiye’de yapılan araştırmalar internette daha çok cinsellikle ilgili sitelerin ziyaret edildiğini göstermektedir.
Ergenlik döneminde ve cinselikle ilgili bir sürü merakı olan bir gencin de bu konuda yaptığı araştırmalarda ihtiyacı olanın çok ötesinde ve yanlış bilgiler edinme hatta travmatik sayılabilecek görüntülerle karşılaşma riski vardır.
İnternette mevcut olan bilgileri denetleyen, kontrol eden bir düzen yoktur. Dolayısıyla 18 yaşın altındaki çocuk ve gençlerin girmesinde sakıncalı olduğu sitelere yönelik bir kısıtlama da yoktur. Gençler pornografi, kumar ya da şiddet içerikli sitelere girebilmektedirler. Burada anne babaya düşen görev; çocukların internet kullanımı ile ilgili bilinçlendirmek, çocuklarının ihtiyaçlarının ve meraklarının farkında olmak, gerekli yönlendirmeyi yapmak olmalıdır.
İnternet ortamının kendisini yalnız hisseden ya da sosyal ilişkiler kurmada zorlanan ergenlerin ilişki kurmayı denedikleri ve kendilerine yeni ilişki ağları kurabildikleri bir ortam olduğunu düşünebiliriz. Ancak; bu ortam ne kadar gerçektir, bireyler ne kadar gerçeklikleriyle oradadır.
Arkadaş ilişkilerinde kısmen zorluklar yaşayan bireyler için internet ortamı, diğer aktivite ve ilişkiden enerjilerini çekmelerine neden olabilir. Diğer yandan gerçek yaşamda kendini ifade etmede zorlanan bireylerin, internet ortamında son derece rahat davrandıkları da bilinmektedir. Bir süre sonra gerçek yaşamdaki ilişkiler sıkıcı ve kısıtlayıcı bulunabilmektedir. Belki burada yine bir yalnızlaşmadan bahsedebiliriz.
Çocuklar sadece “okul arkadaşları”ndan bahsetmiyor artık “net arkadaşları”ndan da bahsediyorlar. Her geçen gün yeni kavramlarla ve yeni ilişki tanımları ile karşılaşılabilir. Bu yeni kavramlar bize bir miktar uzak ve yabancı da gelebilir. Bu yeni durum kendi değerlerini oluşturana kadar çalkantılı bir süreç yaşanması doğaldır.
Anne babalar nelere dikkat etmeliler;
-
Çocukları için “gözetleyici” değil iyi birer “gözlemci” olabilmelidir. Çocuklarının ihtiyaçlarının ve meraklarının neler olduğunu fark etmeli ve uygun kaynaklara yönlendirebilmelidirler.
-
Hayatın içinde önemli bir kavram olan “denge” burada da geçerlidir. Özellikle internet kullanan çocukların başka yaşam alanlarından geri çekildiği gözlemleniyorsa bu konuda gereken yönlendirme yapılmalıdır. Hatta gerekiyorsa uzman desteği alınmalıdır.
-
İnternet kullanımı konusunda çocuklarını bilinçlendirmelidirler.
-
Hayatın her alanında olduğu gibi çocuğun ihtiyaçlarını da gözeterek internet kullanımı konusunda sınırlamalar getirilmelidir.
- Çocuklarını eleştirmemek yada her konuşmayı öğüt verme fırsatı olarak değerlendirmemek önemlidir. Böylece çocukları için gerekli olduğu durumlarda başvurulabilen bir merci olabilmeyi başarabilirler. Bu durumda olumsuz deneyimler yaşamış yada gelişimine paralel olarak sorular üretmiş olan çocuk kendisini daha güvende hissedebilecektir.
Meltem CANVER KOZANOĞLU - Uzman Psikolojik Danışman
AGAPE Danışmanlık Merkezi
* Bu makale Okul Dergisi Mayıs 2006 sayısında yayınlanmıştır.