Çocuk sahibi olmak çok kolay verilebilen bir karar değildir. Anne babalar bir bebekleri olacağı müjdesini aldıklarında bunu heyecan ve mutluluk ile karşılarlar. Ancak “gelenin” ikiz bebek olduğunu öğrendiklerinde karmaşıklık, endişe ve şaşkınlık duyguları da eşlik etmeye başlar. Yeni bir bebek aile sisteminde bir çok değişime neden olacaktır ve bunun için bir takım ön hazırlıklar yapılmıştır. Fakat ikinci bir bebeğin de gelecek olması yeni bir organizasyona ihtiyacı zorunlu kılar.
Tek yumurta ikizleri ve çift yumurta ikizleri arasında bir takım farklılıklar vardır. Tek yumurta ikizleri; döllenen yumurtanın kendi içinde ikiye bölünmesiyle oluşur. Bu nedenle aynı cinsiyet sahiptirler ve birbirlerine çok benzerler. Yapılan araştırmalar tek yumurta ikizlerinin aynı zeka seviyesine sahip olma ihtimallerinin oldukça yüksek olduğunu göstermektedir.
Çift yumurta ikizleri; ikiz olmayan kardeşlerden daha fazla birbirlerine benzemezler, farklı tip ve karaktere sahiptirler. Tek yumurta ikizlerinin ilk çocukluk döneminde davranış ve hareketleri çift yumurta ikizlerine göre daha benzerdir. Yaşarlı ilerledikçe bu benzerlik azalmaya başlar. Bunun nedeni çevresel etkenlerin (anne baba tutumları beklentileri farklı sosyal ortamlar vb.) daha fazla önem kazanmaya başlamasıdır.
İkizlerin bireyselleşme süreçleri ve psikolojik gelişimlerinin olumlu yönde ilerleyebilmesi karşılaştıkları çevrenin (anne-baba, büyükanne, büyükbaba, bakıcı vb.) onlarla doğru ve olumlu etkileşimi ile mümkündür. İkiz olmaları nedeniyle aile ve diğer sosyal çevre onların duygusal ve sosyal gelişimleri açısından da birbirlerine benzer olmaları yönünde beklentiler sergileyebilirler. Hatta ikizlerden birinde daha pozitif buldukları özellikleri diğer kardeşin de sergilemesi için dayatmalarda bulunabilirler.
Aslında tek yumurta ikizi ya da çift yumurta ikizi olarak dünyaya gelseler de, birbirlerine benzeseler ya da benzemeseler de fiziksel olarak birbirlerinden ayrı bir bedene ve beyne sahiptiler. Her çocuk tek çocuktur.
Aynı anda aynı yaş grubundan iki çocuğa birden sahip olmak anne babaların kıyaslama yapabilmeleri için uygun malzemeye çok kolay sahip olmalarına neden olur. Oysa kıyaslama, her birey için zorlayıcı ve engelleyici bir durumdur. Sözgelimi ikizlerin biri sosyal ilişki kurmada daha atak olabilir, biri daha çekingen olabilir. İkisi arasındaki bu farkın kıyaslama yoluyla vurgulanması çekingen olan ikizin psikolojik olarak olumsuz etkilenmesine yol açabilir.
İkizlerin bireyselliklerinin desteklenmesi, anne babaya düşen görevler arasında yer alır. Aslında bu görevler çocuk sahibi olan her anne baba için benzerdir. Peki neler yapılması gerekir?
Birbirlerinden farklı olarak yetenekli oldukları alanları keşfetmek ve bu alanlara yönelik gereken eğitimi almalarını sağlamak bireysel gelişimlerini destekleyecektir. Özellikle ikizlerin birbirlerinden farklı sosyal ortamlar içinde olmalarını sağlamak sosyal ilişki kurma becerilerini ve rekabet edebilmeleri duygularını geliştirecektir.
Sosyal ilişkilerinde daha baskın olan, çekingen olan ikizi ile birlikte sürekli aynı sosyal ortamı paylaşıyorsa, çekingen olan genellikle kolay ilişki kuran kardeşine yaslanacaktır. Bu durum çekingen olanın yeni sosyal ortamlara tek başına girme konusunda beceri geliştirmesini engelleyecektir.
İkizlerin birbirlerinden farklı giydirmeleri ve farklı oyuncaklara sahip olmaları da bireyselliklerini destekleyicidir. Aynı yaş gurubundaki çocuklar ilgi ve beğeniler konusunda birbirlerinden etkilenirler. İkizlerinde bu konuda birbirlerinden etkilenmeleri mümkündür. Aynı spor aktivitesine katılmayı istemek, aynı saç stilini beğenmek vb. gibi. İkizler arasında farklılık yaratabilmek için bu benzer ilgi ve beğenileri konusunda ayrışmaları yönünde çok da zorlayıcı olmamak gerekir.
Okullar da çocuklar için önemli bir sosyal ortamdır. Çocuklar kendi özelliklerini, ilişki kurma tarzlarını arkadaşları aracılığıyla keşfedebilirler. İkizlerin aynı sınıf içinde yer almaları onların ilişki repertuarı geliştirmelerini engelleyici olabilir. Özellikle ikizlerden sosyal ilişki kurmada daha çekingen davranan daha girişken olana bağımlı kalabilir. Kendisine bir arkadaş grubu oluşturmak yerine, ikizinin gölgesinde kalmaya devam edebilir. Aynı sınıflara devam etmemeleri; birbirlerinden bağımsızlaşabilmeleri ve bireyselliklerini destekleyebilmek için etkili bir yol olabilir.
Kıskançlık; ikiz çocuklar arasında da doğal ve beklenen bir durumdur. Aynı zamanda dünyaya gelmiş olsalar da onlar iki kardeştir ve bir bakıma da anneden ve babadan görülmesi beklenen ilgi konusunda birbirlerine rakiptir. Her çocuk anne babasının gözünü ışıldatmak ister. Kıskançlığı alevlendiren zaman zaman anne babanın ya da yakın çevrenin tutumları da olabilir. İkizlerden zayıf bulunana daha yoğun ilgi veya korumacı tutum diğerinde kıskançlık duygularını yoğunlaştırabilir. Ya da ikizlerden güçlü olana yönelik yoğun yatırımda benzer bir duyguyu diğerinin yoğun olarak yaşamasına yol açabilir.
Anne babalara öneriler;
-
İkiz çocuğa sahip olmak iş yükünü oldukça yoğunlaştıracaktır. Eşler bu noktada birbirlerinin yükünü paylaşamaya çalışmalıdır. Ayrıca bu paylaşım, annenin yalnız bırakılmışlık duygusunu yaşamasını engelleyecektir.
-
Dış görünüşü aynı olan ikizlerin “farklıklarını fark ederek” bireyselleşmelerini ve psikolojik gelişimlerini destekleyin.
-
İkizlerin birbirinden farklı karaktere sahip olabileceğini unutmayın. Birbirleriyle kıyaslamaktan kaçının.
-
Özellikle bireyselliklerini desteklemek amacıyla; birbirleriyle aynı giydirmeyin, onların kendi farklılıklarını ve bireysel özelliklerini keşfetmesine olanak sağlayın. Bireysellikleri desteklenmediğinde, ergenlik döneminde yaşanacak olan “ayrışma” çok daha sancılı geçecektir.
-
Ayrı zamanlarda bireysel olarak onlarla farklı zaman geçirmeye çalışın.
-
Oyuncak ya da hediye alırken her ikisine ayrı almaya çalışın. Bu onların ayrı iki birey oldukları duygusunu pekiştirecektir.
-
Onlara isimleriyle hitap edin. Aile ortamında ya da farklı ortamlarda onları anlatırken “ikizler” şeklindeki bir tanımlamadan kaçınmaya çalışın. Hatta isim koyarken birbirine benzemeyen isimler seçmeye özen gösterin.
İkizler fiziksel görünüm olarak birbirlerine çok benzer olarak dünyaya gelirler. Ancak bu benzerlik onların iç dünyalarının, hayatla olan ilişkilerinin, hayattan beklentilerinin de aynı olduğu anlamını taşımaz. Ebeveyne düşen en önemli görev, onların bireyselleşme serüvenine gereken desteği sunmaktır.
Meltem CANVER KOZANOĞLU - Uzm.Psikolojik Danışman
AGAPE Danışmanlık Merkezi
Bebeğim ve Biz Dergisi Mayıs 2007 Sayı: 17