18 aydan 36. aya kadar geçen süre bebeklikten çocukluğa geçiş dönemidir. Bu dönemde konuşma ve yürüme becerilerinin gelişmesiyle bağımsızlaşmaya başlayan çocuğun merak ve keşif duyguları da artar. Genellikle hareket halindedirler, her yere uzanır ve her şeye dokunmaya çalışırlar. Bu dönemki keşif merakı çocuğun zaman zaman tehlikeli, kendisine zarar verebilecek durumlarla karşı karşıya kalmasına neden olabilir. Aynı zamanda dil becerisinin gelişmeye başlaması, merakını sözel olarak dile getirmesini de destekler. Diğer bir yanıyla bu dönem, 4-5 yaşlarına kadar devam edebilecek olan sorgu çağının da başlangıcıdır. “Bu ne?” “niye böyle?” sorularını sıkça dile getirmeye başlar.
Bu dönem genel olarak olumsuzluk, inatçılık dönemi ya da ilk ergenlik dönemi olarak nitelendirilebilir. Bu yaşlarda çocuk, bağımsızlığını yani bireyselliğini kazanma uğraşı içindedir. Dili daha iyi kullanır, tuvalet eğitimiyle birlikte bedenine olan hakimiyeti artar. Artık birey olmak için gerekli olan becerilerin temeli atılmıştır. Çocuk için bu dönem temeli atılan deneyimlenmesi için uygun bir zamandır. Anne babanın ve yakın çevrenin çocuğa yönelik bebeksi bakımdan yani emzirildiği, uyutulduğu, altının bezlendiği uygulamalardan uzaklaşarak çocuğun özerkliğini destekleyecek bir tutum içine girmeleri beklenir.
Çocuk bu yaşlarda birbirine zıt iki duygu ve dürtüyü aynı anda yaşayabilir. Aynı şeyi hem istemekte hem de istememektedir. Anne baba için bu zorlayıcı bir durumdur. Çünkü ne yapılırsa yapılsın çocuk bundan memnun olmayacaktır. Çocuk aslında, dürtüleri üzerinde kontrol geliştirebilmek ve seçim yaparak karar verme mekanizmasını geliştirmek için prova yapmaktadır. Bu provaların arasında her şeye itiraz etmek, uzun uzun ağlamak, yiyecekleri ağzında tutmak, ikna edilememek, eline geçirdiği bir şeyi inatla bırakmamak ya da kızınca bunları fırlatmak gibi davranışları gösterebilir.
Topluma açık alanlarda, gerek toplu taşıma araçlarının gerekse sokakların, çocukların fütursuzca bağımsızlıklarını ilan ettikleri yerler olması anne babaların bu durumla baş etmelerini güçleştirir. Örneğin; çocuğun anne ya da babasının elinden tutmayı red etmesi, bulduğu ilk fırsatta sanki kovalanıyormuş gibi kaçması, oturması istenen yerden inatla aşağıya inmeye çalışması gibi.
Çocuk bireyselliğini kazanmaya başladığı bu süreçte artık toplumun iyi/kötü, doğru/ yanlış ve ayıp gibi yargılarıyla karşılaşmaktadır. Tüm bu beklentilerin çocuğa aktarımı onun bireyselliğini destekler nitelikte olmalı; aşağılamadan, gereksiz yere zorlamadan ve baskı yapmaktan kaçınılmalıdır. Aynı ergenlikte olduğu gibi bu bağımsızlaşma çabasının kendisi beraberinde kararsızlığı da getirir. Çocuk bebeksi bakımı ve ilgiyi devam mı ettirecektir ya da bundan vazgeçebilecek midir? Bu nedenle zaman zaman geriye dönüşler yaşayabilir ve bebeksi tavırlar sergileyebilir. Hatta tüm bunlardan dolayı agresyonda görülebilecektir. Anne baba için de durum aynıdır. Çocuk bu dönemde bebeklikten çıkıp çocuk olmak için ilk adımları atmaktadır. Anne babanın çocukları hakkındaki o bir bebek mi, o bir çocuk mu noktasındaki kararsızlıkları iki ayrı sakıncalı durumu ortaya çıkartabilir. Bunlardan birincisi, çocuğun büyüdüğünü kabul etmeyip çocuğun bağımlılığını destekleyen bebeksi bakıma devam edilmesidir. İkincisi ise çocuğun bebeklikten çıkışta bir geçiş evresini düşünmeyip yaşının üzerinde bir sürü kural dayatmaktır. Her iki durum birbirinden farklı olsa da çocuğun içinde bulunduğu yaş dönemini daha zorlu geçirmesine neden olur.
Bu dönemin başlaması her çocukta farklılık gösterdiği gibi bu sürecin uzunluğu da yine her çocuğa göre değişiklik gösterir. Bu dönemin şiddetini belirleyen etmenlerden biri bu yaş dönemi öncesindeki anne baba tutumlarıdır. Örneğin kendi başına yemek yeme fırsatı verilmemiş sürekli anne ya da bakıcı tarafından beslenmiş olan bir çocuğun yani bağımsızlaşmasına izin verilmemiş çocuğun bu dönemi daha ağır atlatması muhtemeldir.
Tüm bu sürecin normal olduğu, bunun gelişimin evrelerinden biri olduğu unutulmamalıdır. Bu dönemde anne babaların tutum ve tavırları çocuğun bu dönemi rahat ve başarıyla tamamlamasında önemli bir rol oynar. İnatçılık dönemi olarak kabul edilen bu dönemde güç mücadelesine girilerek inatlaşılmış çocukların yetişkinlik hayatında inatçı ya da kararsız bireyler olma olasılıkları yüksektir. Çocukta değişimlerin olduğu bu dönemde anne babaların akıllarında, çocuklarının gelişimiyle ve kendi anne babalık tutumlarıyla ilgili sorular oluşur. Anne babaların dönem hakkında bilgi sahibi olmaları davranışlarını belirlemelerinde yol gösterici olacaktır.
Anne Baba Tutumlarına Öneriler
-
Bu dönemin bir keşif ve merak dönemi olduğunu unutmayın. Kontrolünüz dahilinde olmak üzere çocuğunuzun keşif ve merak duygusunu giderme çabalarını destekleyin.
-
Çocuğunuzla inatlaşmayın. Güç mücadelesine girmekten kaçının. Bu durumu kazanılacak ya da kaybedilecek bir savaş gibi görmeyin.
-
Öfkesinin çok arttığı ya da inatlaştığı anlarda ilgisini başka yöne çekin. Onunla tartışmayın. Yaptıklarına ilgisiz kalın.
-
Korkutmayın, cezalandırmayın ve zıtlaşmayın. Bu davranışların kendisi değiştirmeye çalıştığınız olumsuz davranışların yerleşmesine neden olabilir.
-
Bağımsızlaşmasına izin verin. Bağımsızlaşmasını yapabilirliği ölçüsünde destekleyin.
-
Bu dönemin geçici bir dönem olduğunu unutmayın. Bu süreci sadece kuralları yerleştirmek için bir fırsat olarak kullanmayın. Çocuğun bireyselliğinin desteklenmesi gereken bir dönem olduğunu göz ardı etmeyin.
-
Bu dönem çok zorlu geçiyorsa, anne baba olarak kendi tutumlarınızı, tavırlarınızı ve çocuğunuzdan beklentilerinizi gözden geçirin. Gerekirse bir uzmandan yardım almaktan çekinmeyin.
Meltem CANVER KOZANOĞLU - Uzm. Psikolojik Danışman
AGAPE Danışmanlık Merkezi
Bu makale Bebeğim ve Biz, sayı:7, Temmuz 2006 saysısında yayınlanmıştır.